"Uzun Hikaye-Mustafa Kutlu" Kitap İncelemesi


Uzun Hikaye , Mustafa Kutlu - Fiyatı & Satın Al | idefix 







Osman Sınav'ın, geçtiğimiz sezona damgasını vuran filmi "Uzun Hikaye"; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından, "Aile Büyük Ödülü"ne layık görüldü!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, "aile birliğinin oluşumunun sadece maddi değil, sevgi, sadakat gibi duygularla desteklendiğinde daha güçlü sağlanabileceği yönünde olumlu algılar oluşturması" nedeniyle;  "Uzun Hikaye" filmini "Aile Büyük Ödülü"ne layık buldu.







KİTAP ÖZETİ
   Yazarımızın babası Ali. Bulgar göçmeni olduğu için Bulgaryalı Ali diyorlar. Dedesi ile birlikte yaşıyor. Yakışıklı, hoşsohbet, cana yakın biri. Annesinin adı Münire. Sarışın, mavi gözlü, lepiska saçlı güzel bir kadın. İstanbul’un belalı ailelerinden birinin kızı. Ali, Münire’yi ister ama ailesi kızı vermez. Ali de Münire’yi kaçırır. O günden sonra Münire’nin ailesi onları yakalamasın diye köy köy, şehir şehir gezmeye başlarlar.

   Ali bir okulda iş bulur. Okulun bahçesine meyve ağacı diker, sebzeler eker. Okul müdürü bahçenin ürünlerinden sadece kendisi yararlanır, çevresine sanki bahçeyi o yapmış gibi davranır. Ali bu haksızlığa dayanamaz. Bahçede emeği olan hademelerin de hakkının verilmesi gerektiğini söyleyerek müdürle tartışır. Müdür ona “Hakkını vermek lafları ediyorsun. Sosyalist misin sen?” der. Ali sosyalistin ne olduğunu bilmeden “Evet, sosyalistim.”der. O günden itibaren adı Sosyalist Ali olarak kulaktan kulağa yayılır.

   Bu arada Münire ikinci çocuğuna hamiledir. Bir gün fenalaşır, hastaneye kaldırılır. Maalesef hem kendi hem de bebeği ölür. Ali de oğlunu alıp yine göçer. Her göçtükleri yerde saka kuşu ve küpe çiçekleri olur.

   Bir kasabaya yerleşirler. Bu arada yazar 16 yaşına gelir. Çerçi Abdullah ile Şadiye’nin oğlu Celal ile arkadaş olur. Celal’de kas erimesi olduğu için yürüyemiyor.  Bütün gün evinin penceresinden etrafı seyrederek boncuk işler. Savcının kızı Ayla’ya yazar da Celal de aşık olur ama Celal, yazardan Ayla’ya mektup göndermesini isteyince Celal’i kıramaz. Celal’in Ayla için yaptığı kolyeyi götürür. Ayla da Celal’e hatıra olarak kalması için bir şiir yazar. Yazar Ayla’ya açılamaz, aşkını içine gömer. Bu arada Ali kasabada arzuhalci, dava vekili olarak çalışır. Sürekli daktilosunda yazılar yazar. Bu yazıları çekmecesinde saklar. Bir gün kasabanın ileri gelenleriyle tartıştığı için polisler evini basar. Yazılarını oğlu sakladığı için yakalanmaz ama artık burada kalamayacaklarını anlayarak yine yollara düşerler.

   Kasabaya gelirler. Yazar liseyi bitirir. İki yıl üniversite sınavına girer, kazanamayınca okumaktan vazgeçer. Babası ile bir kitapçı açıp işletirler. Tabelacı Osman’ın çırağı Turan ile arkadaş olur. Turan Suna’ya aşıktır ama aşkına karşılık alamaz.

   Ali kitapçıyı oğluna bırakır, gazetede yazı yazmaya başlar. “Particilik” başlığıyla yazdığı yazı kasabanın siyasilerini rahatsız eder. Ali’yi hapse attırırlar. Bu arada oğlu, Feride adında kapalı bir kıza aşık olur ama babasının hapiste olması ve adının sosyalist olarak çıkmasından dolayı kızın ailesi kızlarını yazara vermek istemezler. Yazar da Feride’ye kaçmayı teklif eder ama Feride ailesinin adını kirletmemek için kaçmayı reddeder. Bunun üzerine yazar bunalıma girer, artık orada kalmak istemez. Babası ile hapiste vedalaşır. Babası oğluna daktilosunu verir. Yazar eşyaları ve babasının verdiği daktilo ile beraber bir trene biner. Amacı İstanbul'a gitmektir ama birden adını bile bilmediği bir istasyonda iner ve daktilosuna hayatını yazmaya başlar. 

KİTAP DEĞERLENDİRMESİ
   Yazar kitabında sade ve akıcı bir dil kullanmıştır. Kitap hayattan ders çıkarılması gerektiğini fark ettiren, yeri geldiğinde ağlatan yeri geldiğinde ise güldüren bir kitaptır. Kitabın ana kahramanı Ali, okuyucuya adeta cesareti tanıtmaktadır. Kitap topluma uyum sağlayıp, düzene baş kaldırmanın getirileri sonucunda gerçekleşen bir göçü konu alır. 
   Kitabı okuyucuya sevdiren, kendisinden bir şeyler bulmasını sağlayan bir ana karakter üzerinden hikaye ilerlemektedir. Kitabı okuyan herkes kendisinden Ali'de bir özellik bulur. Üzüntüsüne eşlik ettiren, yaşantısındaki zorlukları karşı tarafa etkili bir biçimde aktarabilen bir ana karakterden bahsedilmektedir. Ali zorluklarla mücadele eden, haksızlığa göz ummayan bir karakterdir. Bu nedenle hayatı boyunca göç eder, aynı bölgede kalmak istemez. Hayatı adeta göçebe gibi geçmektedir.
   Okuyucuya aktarılan Münire ve Ali'nin aşkı sevginin uğrunda verilecek savaşları gözler önüne sermektedir. Birbirlerinin yanında olabilmek uğruna tüm zorluğu, kasabayı ve abilerini karşılarına almışlardır. Sevginin her şeyin üstesinden gelebileceğini, gerçek sevginin hiçbir zaman bitmeyeceğini gözler önüne seren bir romandır. Çünkü Münire öldüğünde bile Ali ona hala şiir tadında yazılar yazmakta ve en güzel hatıralarında onu hatırlamaktadır.  Kısacası bu hikaye bir ilişkinin nasıl ilerlemesi gerektiğini, iki kişinin birbirine vermesi gereken sevgi ve güven duygusunun önemini gözler önüne sermektedir.
   Kitap aslında içerisinde aşk, fedakarlık, sevgi ve saygı gibi kavramları barındırırken farklı bir nokta hakkında da okuyucuda bir ilgi uyandırmak istemektedir. Kitap eşitlik kavramı üzerinde durmaktadır. Siyasete ve bazı yargı mensuplarına da atıflarda bulunmaktadır. Meselenin vicdanlı olunması gerektiği üzerinde durularak adalet kavramına değinilmektedir.
   Gittiği her yerde dürüstlüğü yüzünden kaybeder mi bir insan? Sizce kaybettiğini düşündüğü için kalamaz tek bir diyarda? Haksızlık biter mi bu dünyada, ya da Ali başını eğer mi haksızlığa?
   Genel olarak hikaye olarak uzun olmasına rağmen okuru içerisine çeken ve hayatta karşısına çıkması muhtemel olan tüm kavramları düşündürmeye çalışan bir Mustafa Kutlu eseridir. Eser anlatım ve içerik açısından oldukça başarılıdır. Son dönemlerde filmi yapılmıştır ancak film ve eser arasında farklılıklar vardır. Eserin sonu ve filmin sonu farklı bitmektedir. Her okurun kendinden bir şeyler bulacağını, tek bir ilgi alanına hitap etmediğini düşündüğüm bir kitaptır. 

İncelemenin Sahibi: Zeynep Güçlü
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lev Tolstoy'dan Hikâyeler

Sınıf (Entre Les Murs) Filmi İncelemesi