-Hasan Ali Toptaş- "Ben Bir Gürgen Dalıyım" Kitap İncelemesi


Ben Bir Gürgen Dalıyım; yemyeşil umutların, horgörülen ufukların, kaybedilen zamanların, bitmeyen zulüm çarklarının, ama asla sönmeyen bir inancın hikayesi...


KİTAPTA NE ANLATILIYOR?
Hasan Ali Toptaş’ın masalsı anlatımıyla yazılmış bu kitabı “Ege toprağında gencecik bir gürgendim ben. Beş Parmak Dağları’nın ardında, küçük bir düzlükte yaşardım.” sözleriyle başlar. Bu gürgen ağacı korkularını, hayallerini, insanların doğaya karşı acımasızlığını, bir ağacın kesildikten sonra başına neler gelebileceğini, insanların bencilliğini ve çok daha fazlasını şahane betimlemelerle bize anlatmaktadır. Aslında bu kitap temelde insanı insana anlatan bir kitaptır. Gürgen ağacı ormanda dostları köknar, meşe, ladin, ardıç ile birlikte cellat yüzlü adamlar tarafından kesileceklerinin farkında olarak sonlarını beklerler. Bu süreçte gürgen kesildikten sonra neler olacağını düşünüp durur ve kesildikten sonra da yaşayabilmek için bir masa, beşik, gitar, dolap vs. olma hayalleri kurar. Eğri, yaşlanmış ağaçların odun olup yakılacağını bildiğinden daha güzel ve genç kalabilmek için dimdik durmaya, rüzgara, sert koşullara direnmeye karar verir. Ama meşe ağacına göre tüm bunlar anlamsızdır, boş yere hayallere kapılıp şu insan denen yaratığa bel bağlamamalıdır. Gürgen ağacı meşenin bu söylediklerini haklı bulsa da umudunu kaybetmeyip dimdik durmaya devam eder. Artık gürgen büyüyüp serpilmiş, parlak yapraklarıyla ormanın güzelliğine güzellik katan bir ağaç olmuştur.

 Günün birinde cellat yüzlü adamlar tekrar ormana gelip ağaçları baltalarıyla kesmeye başlarlar. O sırada gürgen, ormandaki çamların yıkılışını izleyerek onların acısını, çığlığını duyar ama insanlar bunların hiçbirini duymadan işlerine devam ederler. Ve sıra gürgen ağacına gelir, onların niyetini anlasa da ne yapacağını bilemez. Kuş olup uçamadığından yapacak bir şeyi de yoktur zaten. Ne gürgenin ne ormandaki diğer ağaçların, böceklerin, çiçeklerin… Hiçbirinin yapacak bir şeyi yoktur. Gürgen ağacı gövdesinde birden keskin bir acı hisseder. Ve acıyla, arkadaşlarına veda edemeden devrilir. Daha sonrasında arabaya yüklenip ne olacağını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Cellat yüzlü adamlar gürgeni ve diğer ağaçları bir marangoza bırakır. Bununla birlikte gürgen ağacı yine ne olacağını bilmeden bir avlu dibinde aylarca bekler. O sırada çamlarla, meşelerle birlikte marangozun onları ne yapacaklarını düşünüp umutla güzel bir şey olma hayalleri kurarlar. Ne yazık ki hiçbir şey bekledikleri gibi olmaz ve gürgen ağacının hikayesi hüzünlü bir şekilde biter.


DEĞERLENDİRME

Bu kitap Hasan Ali Toptaş’ın okuduğum üçüncü kitabıydı. Okuduklarım arasında en sade kitabı buydu. Zaten çocuk romanı olarak yazıldığı için kolay anlaşılır ve kısa bir kitaptır. Ama ben bu kitabın ilkokul çocuklarına uygun olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kitap büyük ölçüde insanlığı eleştiriyor ve insanların zalimliğini ortaya koyuyor. Kitap bittikten sonra insan düşünüyor; insan olmak böyle bir şey mi, insanoğlu neden kendilerini doğanın sahibi gibi görüyorlar diye sorgulayıp bir anlık insan olmaktan utanabiliyor. Bu bakımdan 13 yaş ve üzeri çocukların okumasını daha uygun buluyorum. Kitabın duru bir Türkçesi olduğundan çok akıcı bir şekilde ilerliyor ve bir solukta bitiyor. Aynı zamanda yazarın masalsı anlatımı, muhteşem betimlemeleri, cümleleri sizi çekip alıyor. Yazar kitaptaki her bir cümleyi öyle güzel ifade etmiş ki etkilenmemek mümkün değil bence.

Bir ağacın gözünden ‘insan’ı anlatan bu kitap 13 kısa bölümden oluşmaktadır. Kitap en belirgin olarak doğada başka canlıların da olduğunu unutmadan doğaya saygı duyarak yaşamamız gerektiği mesajını vermektedir. Bunun dışında umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini, sadece kendimizi değil başkalarını da düşünmemiz gerektiğini yani empatini önemini ve dostluğu da anlatmaktadır. Yazımı kitapta en çok hoşuma giden cümlelerden biriyle sonlandırmak istiyorum ve mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

"Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. Gerisi boştu... Yani insanın karışmadığı her şey bir masaldı."

KİTABIN ÖZELLİKLERİ

Yazar: Hasan Ali Toptaş

İllüstrasyon: Oğuz Demir

Sayfa sayısı: 111 sayfa

İlk baskı yılı: 2016

Yayın: Everest yayınları




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Uzun Hikaye-Mustafa Kutlu" Kitap İncelemesi

Serhan Kansu "Sırtımdaki Okyanus" Kitap İncelemesi

Lev Tolstoy'dan Hikâyeler